REÇETESİZ İLAÇ – EĞRİ BOYUN

Bugünlerde bunu neden tartışıyoruz ?

İlaç sanayi bu tarz ürünlerin serbest piyasada kendi kendine bolca tüketilen ürünler olmasını istiyor olabilir.

Kamu ise bu tarz ilaçların hastanın serbestçe ulaşabileceği konumda olmasını, buna bağlı olarak da geri ödemesinin ortadan kalkmasını talep ediyor olabilir. Böylelikle devletin sağlığa ayırmış olduğu pay azalacak ve sağlıkta oluştuğu iddia edilen “Kara Delik”biraz daha küçülmüş olacak.

Sağlıkta toplanan gelirlerle, giderler arasında oluşan negatif bedelin devlet tarafından ödenmesine “Kara Delik”denilmesini oldum olası garipsemişimdir.

Bizler de evlerimizde, eczanelerimizde aylık ya da yıllık bütçeler yapıyoruz. Ev taksiti şu kadar, klima alınacak şu kadar, gıda şu kadar, çocukların eğitim masrafı şu kadar …..vs.

Planlananın aksine çocuğun kolu kırıldığında olaya yaklaşımımız, ekonomimizde “Kara Delik” oluştu şeklinde olmuyor. Aile büyükleri olarak hemen duruma müdahale ederek sağlığı ön planda tutuyor, gerekirse başka birçok masraf kalemini kısarak ailemizin sağlığına ayırıyoruz.

Yılsonu da ekonomimizde“Kara Delik” oluştu demiyoruz.

Bu nedenle devlet büyüklerimizden de konuya böyle yaklaşmalarını umut ediyorum.

Gelelim konumuza, yani reçetesiz ilaçlar konusuna, yıllardır dillenen adıyla OTC’ye.

Türk Eczacıları Birliği çok doğru bir iş yaparak tekrar alevlenen bu konuyu tüm paydaşları (sanayi temsilcileri, bakanlık temsilcileri, akademisyenler, kooperatifler, eczacılar…..) bir araya getirdikleri çalıştaylar düzenleyerek enine boyuna tartıştırıyor ve her paydaşa tek tek söz veriyor. Böylelikle paydaşların bakış açılarını ve değerlendirmelerini açıkça gözlemleyebiliyoruz.

Öncelikle şunu ortaya koymadan konuyu irdelememek gerekir.

“Ülkemizdeki sağlık okuryazarlığı”

Ülkemizdeki sağlık okuryazarlığı ortalaması ilkokul seviyesindeyken; bu ilaçların piyasada kontrolsüzce dolaşması ne kadar doğru olacaktır ?

Hatta adına gıda takviyesi gibi masum görünen bir ad koydukları, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan hayvan yemi ruhsatı, makarna ruhsatı ile beraber ruhsat verilen ürünlerin piyasada serbestçe ve denetimsizce dolaşıyor oluşunu çözememişken bu ilaçların da bu karmaşaya dahil olması ne kadar doğru olacaktır ?

Bir de satışını yapabilmek için bir bardak suyun içerisine köpük bırakılarak suya sıkılan ürünlerinin köpüğü nasıl erittiğini anlatan ve bu yolla damar tıkanıklıklarını açtığını iddia eden Network firmaları var ki tam bir facia.

Ellerinde çanta ile sadece para toplamak için üye toplamaya çalışan ve herkesin kontrolsüzce dahil olabildiği bu sistemin yarattığı tahribatı önlemeden reçetesiz ilaç konusunu konuşmamak gerekir aslında.

Bugün ilgili bakanlıktan beyana dayalı olarak ruhsat alınan birçok ürün bilinçsizce kullanılmaktadır.

Tansiyon hastası vatandaşımız evlerine, yemeklerine tuz sokmazken başka hastalıkları için sodyum tuzlu gıda takviyelerini tüketmektedirler. Devletin geri ödeme yapmadığı için tasarruf yaptığını zannettiği bu yaklaşımda bu ürünlerin yarattığı böbrek tahribatı sebebiyle, aynı hastanın pahalı böbrek ilaçlarını ödemekteyiz.

Reçetesiz ilaçlar konusundan önce sağlık okuryazarlığını nasıl artırırız onu tartışmalıyız aslında.

Eczacının bu rolü en iyi üstlenebileceği kişi olduğunu yetkililere bir kez daha hatırlatmak istiyorum.

İlaçta uyguladığımız karekod uygulamasını vatandaşın sağlığa ilişkin olarak tercih edebileceği tüm ürünlerde kullanalım. Böylelikle hem bu tarz ürünlerin üretim denetimini sağlamış oluruz hem de vatandaşlar tarafından kontrollü kullanımını sağlamış oluruz.

Yine reçetesiz ilacı tartışacaksak sağlığa ilişkin tüm ürünlerin kullanımı için tercih edilen yazılı ve görsel basın ile hayatımızın kolaylığı ancak aynı zamanda başımızın belası interneti de tartışmak gerekir. Bu platformları kontrol altına alamadığımız takdirde devletin sağlığa ayırdığı pay bilinçsiz kullanımın yarattığı tahribat sebebiyle artacaktır.

Bazı ilaçların reçetelerine özenle dikkat edilmesi, reçeteli de olsa suiistimali ile ilgili yazılarla sıkça karşılaşır olduk.

Belki de bu günlere gelelim diye reçetesiz ilaç baskısı yaşadık son yıllarda.

Tartışmalıysak da sonuna kadar tartışalım, konu bizim konumuz, yasa bizim yasamız.

Sonuç olarak;

Deveye sormuşlar boynun neden eğri diye ?

Nerem doğru ki demiş.

Biz “nere”leri doğrultalım sonra hala ihtiyaç varsa boynu da doğrulturuz. Ancak “nere”leri doğrultmadan oluşacak reçetesiz ilaç ayrımı sağlığımızı derinden yaralayacaktır.

Ekonomik “Kara Delik”İ kapatalım derken,

sağlıkta oluşacak olan“Kara Delik” i gözden kaçırmayalım.

Saygılarımla,

Ecz. Onur Ferhat KARACAN

Samsun Eczacı Odası Başkanı