TEB. 37.DÖNEM III.BÖLGELERARASI TOPLANTISI,ODA BAŞKANIMIZ ECZ.ARMAN ÜNEY’İN KONUŞMASI(27 MAYIS 2011 ÇORUM)


Sayın Başkan ,Merkez Heyeti’nin değerli üyeleri Denetleme Kurulu ve Yüksek Haysiyet Divanı’nın değerli başkan ve üyeleri,Eczacı Odalarımızın değerli başkan ve yöneticileri ,değerli Meslektaşlarım hepinizi 6 Bölge Samsun Eczacı Odası adına saygıyla selamlıyorum.Çorum Eczacı Odasının değerli başkan ve yöneticilerine de gösterdikleri misafirperverlik için teşekkür ediyorum.
Bizler bu kürsülerde yarınlarımıza ilişkin kaygılarımızı sağlık alanına ve mesleğimize ilişkin sorunlarımızı gündem ediyoruz.Bölgelerimizde yaşanan sıkıntılara ,gelişen olaylara ilişkin bilgiler veriyoruz,bunları tartışmaya açıyoruz.Geçmişten gelen ve bugünümüzü dolduran pek çok sorunla mücadele ediyoruz.

Bilindiği üzere son yıllarda Eczacılık Mesleğinde değişmeyen hiçbir şey kalmadı.
Hepimiz biliyoruz ki bu değişim ve dönüşüm dünyaya paralel bir şekilde gerçekleşiyor.Ülkemizde her meslekte değişimler yaşanıyor.Bunun sonucunda da her meslek için yeni normlar hayata geçiyor,ve meslekler bu yeni kurallara göre şekilleniyor.

Eczacılık alanı,ilaç alanı her geçen gün daralıyor.Bugün Eczacılık Fakültelerinin sayısı 19 a yükseldi.Her yıl aramıza yeni meslektaşlarımız katılıyor.Mesleğe adım attıkları ilk günden itibaren olumsuzluklarla yüzyüze geliyorlar.Giderek sıkışan bu alan deontolojik bozulmaları da beraberinde getiriyor.Yeni mezun olan meslektaşlarımız için serbest eczacılığa yönelmenin dışında çok fazla seçenek bulunmuyor.6197 nin revizyonu ile eczane açılmasına sınırlama getirmek ve eczacılarımıza farklı istihdam olanakları sunmamız,bunları eğitim sürecinden başlayarak öğrencilere aktarabilmemiz onları yönlendirebilmemiz gerekiyor.Bunu sadece artan eczane sayılarına karşı bir önlem olarak değil ilacın olduğu her alanda yetkin olan kişinin eczacı olduğunu gösterebilmek,alanımızı sahiplenmek,alanımızdaki yeterliliğimizi,yetkinliğimizi kabul ettirebilmek için yapmak zorundayız.

Ülkemizde de dünyada olduğu gibi sağlık harcamaları ve bunun finansmanı arasındaki uçurum giderek artıyor.Bu uçurum arasındaki farkı azaltmak ve halk sağlığını korumak ise ,sağlık hizmetlerinin sürdürülebilirliğini sağlamak hükümetlerin sağlık politikaları doğrultusunda gerçekleşiyor.Bizde de sağlıkta dönüşüm adındaki politikalarla hayata geçirilen bu uygulamalarla karar vericiler sağlık giderlerini artırmayacaklarını açıkça ifade ediyorlar.

Gündemimize neler giriyor,global bütçe uygulaması nedeniyle son iki yıldır ilaç fiyatlarında düşüşler ve kamu kurum iskontolarında yükselişler meydana geliyor.Diğer yandan da her hafta belirli ilaçlarda fiyat düşüşleri gerçekleşiyor.Bunun bize olan yansıması olarak,fiyatı düşen ilaçlar nedeniyle uğradığımız stok zararının tazmini,kamu kurum iskontosu taşımasından kaynaklanan ekonomik kayıplarımız konusu var.Medula Provizyon sisteminin düzenli ve kesintisiz çalışmamasından kaynaklanan sıkıntılar eczanelerimizde bizleri çıldırtıyor.Aşama aşama geri ödeme kapsamından çıkarılmaya çalışılan ilaçlar,ilaç sanayi üzerindeki baskıyı azaltmak adına sanayiye sunulan OTC ve reçetesiz ilacta reklam serbestisi getiren düzenlemeler var.

Eczane karlılığının ilaç fiyatlarından görece olarak bağımsızlaştırılmasının eczanelerin yaygınlığını korumak adına,toplum sağlığını korumak adına acil olarak başlatılması için somut verileri ortaya koyacak duruma gelmeliyiz.

Reçete başına hizmet bedeli isterken,meslek hakkı isterken,sağlık danışmanı olduğumuzu,mesleğimizi icra etmek istediğimizi,vazgeçilmez olduğumuzu savunurken,kendimizi ne derecede vazgeçilmez kıldığımızı değerlendirmemiz gerekiyor.Sağlık danışmanlığımızı ne ölçüde yerine getirdiğimizi,ilaç uzmanı kimliğimizi ne derecede kullandığımızı ölçmemiz gerekiyor.

Mücadele edilecek bu kadar fazla konumuz varken bizler enerjimizi birbirimizle mücadele etmeye harcıyoruz.Soruna saplanıp çözümden uzaklaşıyoruz.Önemli olan bir bütünlük içinde mesleğimizi yıpratmadan halkın bizlere olan güvenini sarsmadan bu mesleği geleceğe taşıyabilmek.Umudu kendi içimizde yaratabilmek ve bu umudu karşı tarafa aktarabilmek.

Bizler Eczacılık mesleğinin anlamını ve önemini en iyi bilenleriz.Eczacılık mesleğinin gerçekten icra edilmesine yönelik koşulların oluşturulmasının ülke ekonomisine,toplum sağlığına bu ülkeye faydaya sağlayacağını biliyoruz.Sağlığa ilişkin gerçekleştirilecek tüm yanlış politikalar,sadece maliyet artırımına neden olmayacak aynı zamanda toplum sağlığını da tehlikeye sokacaktır.Bizler bunu biliyoruz ama herhalde gereği gibi aktaramıyoruz,doğru uygulamaları hayatımıza sokamıyoruz.Yapmamız gereken mesleğimizin gerekliliğini gösterebilmek,bu doğrultuda alınan kararlara müdahil olabilmek,bu mesleğin onurunu geleceğini garanti altına alabilmek olmalıdır.

Bizler ilacın ekonomisine sıkışmış durumdayız.İlaç bugünkü Pazar yapısıyla artık sanayi ürününe dönmüştür.Bizler ilacı fiyatından öte,sunum koşullarından ötede bir yerde ilacın etkinliği,doğruluğu,yararlılığı bağlamında en uzman sağlık profesyoneliyiz.Bu rolümüze sıkı sıkıya bağlanmadığımız sürece,ilacın ekonomisi sürecine sıkıştığımız sürece ,ilaca ilişkin ekonomik sorunlar çözülmeyecektir.

İlacın serbest piyasa koşullarına bırakılarak sıradan bir meta gibi işlem görmesi ve eczane raflarından dışarıya çıkartılma çabası.OTC,reklam,gibi iştah kabartıcı teklif ve yöntemlerle daha fazla serbest piyasa koşullarına terk edilme gayretleriyle ilacın sıradanlaştırılmasına karşı durmadığımız sürece mesleğimiz yok olmaya mahkum olacaktır.

Artık ilaç ve eczacılık konusunda bilimsel bilgiyi sunan,hasta odaklı hizmetleri merkezine koyan halkı yönlendiren sağlık danışmanı rolüne biran önce dönmek zorundayız.Hastalarımıza,topluma ve bunun sonucu olarak da karşımızda duran tüm taraflara kim olduğumuzu ne olduğumuzu hatırlatmak zorundayız.Karşı koymadığımız bu değişim ve dönüşüm sürecinin önünde kendi kriterlerimizi kendi standartlarımızı oluşturabilmeli,yeni anlayışları ve bunlara uygun yeni yapıları kurgulayabilmeliyiz.

Kurguladığımız bu yapıların önce hastalarımıza sonra toplum geneline ve son olarak da bürokratlara,hükümetlere sunduğumuz bu katkıyı somut verilerle ortaya koyabilmeliyiz.

Bugün de kaybolmamak geleceğe hazırlanmak gerekiyor.Ancak meslek hakkıyla bağlantılı bir biçimde sağlık alanında ulusal stratejilerin gelişmesini ve bizim de bunların bir parçası olmamızı istiyorsak sunduğumuz hizmetin toplum sağlığına ve sağlık ekonomisine katkılarını göstermek zorundayız.Bizler için meslek hakkı basitçe ve yalnızca eczanelerimizin ekonomik koşullarını iyileştirmek değil daha ileriye dönük hedeflerle ilgilidir.

Sağlığın çeşitlenen hizmet zeminini iyi kavramalı ve buna uygun stratejiler geliştirmeliyiz.Sunduğumuz katkıyı göstermeliyiz ki kazandıklarımızın bir bölümünü meslek hakkı olarak isteyebilelim.Üyelerimize bu gerekliliği ,bu hazırlığı aktarmak onları geleceğe hazırlayabilmek sorumluluğu ise bize düşüyor.

Bizler oda yöneticileri olarak mesleğimizde yaşanan gelişmeleri takip etmek,mesleğimizdeki yeni bilgileri ve yaklaşımları meslektaşlarımızla paylaşmak sorumluluğuna sahibiz.Meslekteki tüm değişimi göstermek,meslektaşlarımızın umutsuzluluğa kapılmamaları ve hatta umuda yönelmeleri için bizler sorumluyuz.
Değerli Meslektaşlarım geldiğimiz süreç bizlere bizim bizden başka dostumuz olmadığını göstermiştir.Bizler bir ağız olmak ,ortak akıl üretmek,kendi gücümüzü kendi varlığımızı tehdit altına sokanlarla hep beraber mücadele etmek zorundayız.

Toplumsal,siyasi ve örgütsel tartışmaların nerede başlayıp nerede bitirilmesi gerektiğini her birimizin çok iyi değerlendirmesi gerekiyor.Söylediklerimizin nelere yol açabileceğini ,kimler tarafından ne şekilde kullanılabileceğini çok iyi tartmamız gerekiyor.Elbette hepimizin fikirlerinin aynı olabilmesi mümkün değil.Ancak asli görevimiz eczacıların çıkarlarını,menfaatlerini koruyup,mesleği daha iyi icra edip,daha iyi kazanımlar sağlanmasını temin etmektir.Bizi geliştirecek olan fikirlerdir,görüşlerdir.Fikirlerimizi aktarırken örgütlü gücümüzün parçalandığı görüntüsünü yaratmak ,her şeyden önce bunu yaratanlara ve sonrasında örgütlü gücümüze zarar verecektir.Her zaman bir bütün olmalı ve birlikte davranmak durumundayız. Amacımız birbirimizle atışarak ,sorunları tekrarlayarak değil,çözüm üreterek,birlikteliğimizi göstererek,sorumluluk alarak sorunları çözmek olmalıdır.


Değerli Meslektaşlarım son olarak 12 Haziran Genel Seçimlerinde aday olan tüm meslektaşlarımızın seçimler sonucunda meclise girmeleri halinde mesleğimizin sorunlarını çözmek için çaba sarfedeceklerine olan inancımla hepsine başarılar diliyorum.Bu ülkede, etnik ve inanç kökenleri üzerinden siyaset yapılmasının ülke insanına şu ana kadar hiçbir şey kazandırmadığının üstünü çizerek 12 Haziran genel seçim sonuçlarının ülkemize ve mesleğimize kazanımlar getirmesini diliyor,beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyor saygılar sunuyorum.