Değerli Meslektaşımız;

Ülke, sağlık ve ilaç politikaları konusunda temel dokümanlar üreterek bu konuda asgari bir çerçeve çıkartılmasını sağlamak, eğitimcilerden ve panel katılımcılarından ülke, sağlık ve ilaç politikaları konusunda Türk Eczacıları Birliği Stratejik Planı'da kullanılmak üzere veri elde etmek üzere Türk Eczacıları Birliği'nin düzenlediği bilgilendirme ve eğitim toplantılarının ilki 23-24-25 Mayıs tarihlerinde İstanbul'da gerçekleştirilmişti.

Oldukça verimli olduğunu gözlemlediğim sadece eczacılık ile ilgili değil tüm ülke, sağlık ve ilaç politikalarının masaya yatırıldığı ayrıca derinlemesine tartışıldığı eğitim seminerlerinin ikincisi 3-4-5 Nisan 2014 tarihlerinde Bolu'da düzenlendi.

Bu eğitim seminerlerinde 3 gün boyunca anayasa, seçimler, sosyal politika, sağlık ekonomisi, sağlıkta yeniden yapılanma ve dönüşüm, sosyal haklar, ilaç ruhsatlandırma politikaları, ilaç tüketimi alışkanlıkları, dünyada ve ülkemizde ilaca erişim gibi pek çok konu başlığı altında seminerler verildi.

Ülkemizin yetiştirdiği, çok farklı fikir ve düşüncelere sahip çok değerli akademisyen, uzman ve bürokratlar bizlerle birlikte oldu, bilgi ve birikimlerini bizlere aktardılar.

İlk gün;

Prof.Dr. Levent Köker ülke politikalarına bakış bölümünde Anayasa, Dünyadaki Seçim Sistemleri, Ülkemizdeki Seçim Sistemi ve Yansımaları ile Demokratik Temsil konularını içeren bir seminer verdi.

Seminerin ardından "Türkiye'nin 2023 Hedefi: Ekonomik, Toplumsal, Siyasal Açılardan Değerlendirmeler" başlıklı panel yapıldı. Moderatörlüğünü Mülkiyeliler Birliği Eski Başkanı Ali Çolak'ın yaptığı panelde Türk Sosyal Bilimler Derneği Eski Başkanı Prof. Dr. Korkut Boratav, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bilal Sambur, Demokratik Anayasa Hareketi Sözcüsü Ayhan Bilgen birer konuşma yaptılar.

İkinci gün;

Moderatörlüğünü TEB 2. Başkanı Ecz. Arman Üney'in yaptığı bir farklı başlıklarda bir dizi seminerler sunuldu.

TODAİE Öğretim Üyesi Doç. Dr. Filiz Kartal Yurttaşlık Kavramı ve Sosyal Haklar konularında bilgi paylaşımında bulundu. Yurttaşlık kavramının değişiminden söz ederken, neoliberal dönemde yurttaşlığın hak sahipliği üzerinden değil, tüketim üzerinden yeniden tanımlandığından bahsetti.

Gazi Üniversitesi İİBF Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aziz Konukman Sosyal Politikalardaki Dönüşümünü yaşanan siyasal olaylarla ilişkilendirdi. Dönüşümün günümüzde yaşadığımız siyasal olaylarla ilişkisinin değerlendirilmesi ise oldukça keyifliydi. Kapitalist sistem içerisinde sosyal devletin ortaya çıkışı, tarihsel gelişimi ve neoliberal politikalar çerçevesinden tasfiyesi ve bu bağlamda sosyal politikalardaki dönüşüm ve emek süreçlerindeki değişimlerinden bahsedildi.

Abant İzzet Baysal Üniversitesi İİBF Öğretim Üyesi Doç. Dr. Selime Güzelsarı Özerk Kurumlar, Üst Kurullar, Bağımsız İdari Otoritereler konularını bizlere aktardı. Bu tarz denetim kurumlarının her siyasi dönemlerde olduğunu ve her dönemde iktidarların bu kurumları kendi lehine kullanmaya çalıştığından bahsetti. Özellikle üst kurulların ortaya çıkışı ve kurulma gereksinimi ile bunların teknik ve mevzuat detayları hakkında bilgiler verdi.

Eğitim seminerinin ikinci bölümünde ise "Sağlık Politikalarına Bakış" ana başlığıyla yaşanan bu siyasal olayların ışığında karşılaştığımız sağlık problemleri ve dönemlerin sağlık politikaları her yönden değerlendirilerek anlatıldı.

Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Zencir Cumhuriyet Dönemi Sağlık Politikalarını, Sağlıkta Yeniden Yapılanma ve Dönüşüm konularını ayrıntılarıyla bizlere aktardı. 1923 yılından bu zamana kadar olan dönemi; 1923-1946, 1946-1960, 1960-1980, 1980-2002, 2002-2014 olarak beş bölüme ayırdı ve her dönemde temel olarak uygulanan politikaları kendi aralarında değerlendirdi. Sunumları izlediğimizde dünya politikalarının ülkemizdeki sağlık politikalarına etkisini farkedebildik.

İnsan Sağlığı ve Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Dr. İlker Kayı Sağlığın Sosyal Belirleyicileri, Sağlık Hakkı, Sağlık Talebi konu başlığıyla bizlere sağlığa ulaşımın herkes için eşit olmadığını ülkemizde yaşadığımız olaylardan örnekler vererek aktardı. Sağlığın ve tüm sosyal hakların eşitliğinin toplumsal olaylar açısından çok önemli olduğunu, sağlıkta hakkaniyetsizliklerin toplumsal tabakalaşmadan kaynaklandığını bizlere aktardı. Değerlendirildiğinde sağlıkta özelleştirilmenin ne kadar tehlikeli olduğunu ve eşitliğin güç lehinde ne kadar değişebileceğini üzülerek gözlemledik. Ekonomik kalite düştüğünde sağlığa ayırılan önem, zaman ve paranın ne kadar azaldığını görmek ise sağlıkta özelleştirmenin ne kadar tehlikeli olduğunu gözler önüne serdi. Ulaşım, barınma, işsizlik, iş güvencesi, iş yerindeki psiko-sosyal ortam, toplumsal dışlanma, cinsiyet ve yoksulluk gibi sağlığın sosyal belirleyicileri ve söz konusu belirleyicilerin sağlık hakkının gerçekleşmesi üzerindeki etkileri üzerinde durdu. Sağlık hakkı için neler yapılması gerektiğinin anlatıldığı seminer, yapılması gereken en önemli şey olan eşitsizliğin giderilmesi için neler yapılması gerektiği belirlenerek sona erdi.

Her geçen gün biraz daha ayrıştığımız ülkemizde bu ayrışma tüm tarafların sağlığına yani hepimizin sağlığına olumsuz olarak yansıyacaktır. Yeni anayasa ve içeriğindeki konuları son yıllarda oldukça tartışıyor, haklarımızı korumak için taleplerimizi dile getiriyoruz ancak sağlık hakkımızı hiç konuşmuyoruz. Sağlığın herkes için bir hak olduğunu ve ücretsiz olarak devlet tarafından garanti altına alınması gerektiğini hiçbir köşe yazarının da dile getirmediğini görüyoruz.

Hacettepe Üniversitesi Sağlık İdaresi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Çelik Sağlığın Ekonomisini bizlere aktardı. Toplumun ihtiyacı olan sağlık ihtiyacının kim tarafından, kimin için, nasıl ve ne kadar sağlanmalı konularının anlatıldığı seminerde sağlık ekonomisini sac ayağı olan sağlık hizmeti sunucuları, sigortalar ve vatandaşlardan oluştuğundan bahsedildi. Sağlıkta özelleştirme olduğunu ancak ne kadar özelleştirme olursa olsun devletin sağlığı terk edemeyeceğini anlattı. En azından oy potansiyeli olarak değerlendirildiği için terk edilemeyeceğinden bahsetti. Devletin denetleyici olduğundan ilaç fiyatı ne kadar düşerse düşsün kalitesinin değişmeyeceğinden bahsetti. Vatandaşın sağlığı için cebinden çıkan bedelin, 10 sene önceye göre, %30 dan %15 e düştüğünü aktardı. Ancak bunu hesaplarken Yeşilkart ve SSK'lı hastaların çoğu zaman ilaçların tamamının bedelini ödediklerini varsayarak hesapladıklarını da sorular karşısında açıklamak durumunda kaldı. Sistemin korunması için kaynakları etkili kullanması gereken devletin;

- Kullanım değerlendirme

- Stratejik satın alma

- Etkili sözleşme yapma

- Pazara giriş engelleri yapma

- Fiyat ayarları yapma

- Kullanıcı katkı payı belirleme

gibi önlemler almasının normal olduğundan bahsetti. Aslında rakamlarla fazla içiçe olunca insan sağlığı temelinden uzaklaşarak her geçen gün sosyal devlet olgusundan uzaklaştığımızı farkettik.

Üçüncü gün;

Moderatörlüğünü TEB Eczacılık Akademisi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Başaran'ın yaptığı "İlaç Politikalarına Bakış" adlı üçüncü bölümde ilk olarak "İlaç Ar-Ge ve Ruhsatlandırma Politikaları" anlatıldı.

TİTCK İlaç ve Eczacılık Başkan Yardımcısı Dr. Hüseyin Yılmaz ilaç ruhsatlandırmalarını Sağlık Bakanlığı penceresinden bizlere aktardı.

İEİS Genel Sekreter Yardımcısı Uzm. Ecz. Canan Kutsal ise ilaç ruhsatlandırmalarını ve ruhsatlandırma öncesi ne gibi araştırma yaptıklarını sanayi penceresinden bizlere aktardı.

TEB Eczacılık Akademisi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tayfun Uzbay ilaç ruhsatlandırma için Ar-Ge'nin öneminden bahsetti ve araştırma için neredeyse dünyadaki en uygun cihaz ve koşullara sahip olduğumuzu ancak bilim insanı sayımızın oldukça az olduğundan bahsetti. Beyin göçünün tersine döndüğü gibi bir algının olduğu ancak araştırma açlığı içerisindeki bilim insanlarının ülkemize gelmediği, gelenlerinde eylemlerin kısıtlanması sebebiyle tekrar geri dönmeye hazırlandıklarından bahsetti. Söylemden çok eylemin önemli olduğunu vizyonun tek başına yeterli olmadığını aktaran cümleleriyle sunumunu noktaladı.

" Eylem yoksa vizyon bir rüyadır."

"Vizyon olmadan eylem vakit geçirmektir."

"Eyleme sahip bir vizyon ise dünyayı değiştirmektir."

Daha sonra ise İlaç Fiyatlandırma Politikaları konularında sunumlar yapıldı.

TİTCK Temsilcisi ilaç fiyatlandırmalarını 1 Euro'nun Ekonomi Koordinasyon Kurulu tarafından 1,9595 TL olarak belirlendiğini, referans fiyat uygulamasını, bakanlık penceresini bizlere aktardı.

Hacettepe Üniversitesi Genel Sekreteri Prof. Dr. Mehtap Tatar ilaç fiyatlandırmalarına değişik bir bakış getirdi.

İEİS Genel Sekreteri Turgut Tokgöz değişen kararnameyi olumlu bulduğunu, orijinal ve jenerik ilaç yerine, referans ve eşdeğer ilaç ifadelerinin kullanılmasının doğru olduğundan bahsetti. Global bütçe, iskonto ve kur sıkıntılarını ayrıntılarıyla aktardı. Kamu ilaç bütçelerinin gerçekçi olmadığı ve Ekonomi Koordinasyon Kurulunun bununla ilgili artık adım atacağını umduklarını aktardı.

AİFD Genel Sekreteri ve Yürütme Kurulu Başkanı Osman Kara ilaç algısının ülkemizde haketmediği biçimde negatif olduğunu, dünya ilaç pazarının büyük bir kısmını oluşturan ülkemizin, AR-GE açısından ve ilaç üretimi açısından bakıldığında oldukça küçük olduğundan bahsetti. Bu sorunların halledilmeden fiyatlandırma konusunun tartışılmasının yanlış olduğunu söyledi. Koşulların fiyatlandırmaya uygun hale gele getirilmesi sağladıktan sonra ilaçları nasıl fiyatlandıracağımızı tartışabileceğimizden bahsetti. Doğru fiyatlandırmadan sonra doğru bütçeleme yapmamızın sektörün sürdürülebilirliğini sağlayacağında bahsetti. Sektörün şuan nefes alamaz duruma geldiğini bu koşullarda innovasyon ve AR-GE beklenmemesi gerektiğini söyledi.

İlaçta Geri Ödeme Politikaları Konulu oturumda; İlk olarak SGK Başkan Yardımcısı Dr. Mustafa Kuruca sunumunu yaptı. SGK açısından gelir gider dengesinin hiçbir zaman dengede olmayacağını, gelirin giderden fazla olmasının hayal olduğundan bahsetti. Gelir gider açığı oluşmasının da sosyal devlet olgusunun bir parçası olduğunu aktarırken ancak bu olgunun olmasının önlem alınmasının önüne geçmeyeceğinden bahsetti.

TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz.Harun Kızılay Türkiye'de ilaç harcamalarının ve bu harcamaların GSMH'ya oranının, dünyada alt sıralarda yer aldığını tablolarla açıkladı. Kişi başı hekime müracaat oranında ise üst sıralarda yer alıyor oluşumuz doktora ulaşımı oldukça artırdığımız ancak tedavilere pay ayırmadığımız anlamına gelmekteydi. KKİ iskontosunun artışı eczacı karlılığı açısından sürdürülemez hale geldiği anlatıldı. İlaç fiyatlarının Kasım 2011'de düşmesi ve sürekli düşüyor olması, sürekli artan kamu kurum iskontosu ve geçmiş zararların karşılanamamış olması, 10 yıl önceye göre kat be kat artan eczacılık fakültesi, sektöre giriş kriterlerindeki yetersizlikler, eczanelerin eşitsiz dağılımı, eczane işletmelerinin artan maliyetleri ve gittikçe karmaşıklaşan yapısı, ilaç şirketlerinin ekonomik koşulları bahane ederek ilaç alım koşullarını değiştirmesi sorunları tek tek örnekleriyle değerlendirilerek anlatıldı. Eczane başına reçete sayısı artarken ciro ve hasılat aynı oranda artmamış olması, eczane sayılarının arttığı da değerlendirilirse hakkımızı yeterince alamadığımızı gösteriyor. Eczacılık mesleğini yeniden kurgulamak için atılması gereken 3 adım ;

- Eczacının rolünü sadece ilaç sunmak olarak değerlendirmemek

- Farmasotik bakım

- Meslek hakkı olarak yetkililere aktarıldı.

Gelişmiş ülkelerdeki ilaç politikalarına doğru giderken eczacılık ve eczacı hakkı konusunda gelişmiş ülkelerin çok gerisinde olduğumuz tablolarla aktarıldı. Belçika, İrlanda, Hollanda, Almanya..vb gibi ülkelerdeki gibi hibrit bir sistem kurulması gerekliliğinden bahsedildi. Reçete başı hizmet bedelinin meslek hakkıyla karıştırılmaması gerektiği ve eczacının vazgeçilmezliği Danimarka örneğiyle anlatıldı. İngiltere'de eczacılara hafif olgularda reçete yazma yetkisi dahi verildiği ve ülke ekonomine katkısı aktarıldı.

İEİS Genel Sekreter Yardımcısı Ecz. Halil Tunç Köksal sağlık danışmanı eczacıların ticari olarak sıkıştırıldığını, piyasada olmayan ilaçların karlılık endişesi yüzünden bulunamadığını ve bu sayının böyle giderse daha da artacağından bahsetti. Yaşanan sıkıntıların güven sorunu yarattığından, sektörün paydaşlarının birbirine her geçen gün biraz daha az güvendiğini söyledi.

AİFD Pazar Erişim ve Sağlık Politikaları Direktörü Dr. Yavuz Sılay "ilaç sektörünün ekonomiye etkileri, fırsatlar ve vizyon 2023" başlıklı sunum yaptı. Dünya ilaç pazarının büyüdüğünü, en fazla kanser ilaçlarının kullanımında artış gözlemlendiğini söyledi. Dünyanın AR-GE ye 120 milyar dolar harcadığı ve bölgeyi Türkiye'den yaptığı üretimlerle yönettiğinden bahsederken bizlerin yeterince araştırma yapmadığımız gerçeğini de ortaya çıkarmış oldu. İlaç harcamalarını 2009 yılından bu tarihe kadar sabit tutmanın patlamasının olacağını bizlere aktardı. Bunun sonucunda Türkiye'nin yenilikçi ilaçlara çok geç ulaştığını da üzülerek dinlemiş olduk.

Türkiye İlaç Sanayi Derneği Genel Sekreteri Ecz. Kemalettin Akalın eczacıların kamu hizmeti yaptığını örnekleriyle bizlere anlattı. İlaçta araştırma ve patent sisteminin geliştirilememiş olmasının tek nedenini eğitim sistemi olarak değerlendirdi. İlaçta tasarrufun hekimin kaleminin ucunda olduğunu hekim eğitiminin de bunun temeli olduğunu, tasarruf eğitimi vermeden ilaçta baskı oluşturarak tasarruf etmeye çalışmanın sonuçsuz olacağından bahsetti. Eczacılara gece nöbeti için ekstra bedel ödenmesi gerektiğini sermayesi, emeği, bilgisi ile bunu hak ettiğini anlattı. SGK'nın ilaca ayırdığı bütçenin kesinlikle yeterli olmadığını ve bir an önce düzeltilmesi gerektiğini söyledi. Hekime başvuru sayısı ile ilaç harcamalarındaki dengeyi sağlamak için yansımayı bütçeye aktarmanın çözüm olacağından bahsetti.

Türkiye'de İlaç Tüketim Alışkanlıkları ve Sağlık Okuryazarlığı konularındaki paylaşımları TEB Eczacılık Akademisi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Rümeysa Demirdamar'dan dinledik.

Eğitimin son bölümünde sektörün her bileşeninden bir temsilcinin yer aldığı bir panel düzenlendi. Dünyada ve Türkiye'de ilaca erişim: Fiyat, Bulunabilirlik, Alınabilirlik konu başlığıyla düzenlenen panel sektörün tüm sorunlarını her açıdan ortaya serdi. Son zamanlarda oldukça yozlaşan ve tüm bu sorunların çözümü için ilk gereken şey olan iletişimin bozukluğu, ülkemizde yaşanan ayrışmanın sektörümüze de yansıdığını gözler önüne sermiş oldu.

Bu seminerlerden elde ettiğimiz çıktılarla hem ülke, sağlık ve ilaç politikaları konusunda temel dokümanlar üreterek asgari bir çerçeve oluşturmak hem de ülkemizde eczacılığın yol haritası olacak, Verimli bir eğitim ve bilgilendirme toplantısı oldu. Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyetine ve emeği geçen herkese teşekkürler.

Ecz. Onur Ferhat KARACAN

Samsun Eczacı Odası

Başkanı